Çocuklar İçin Felsefe P4C

İnsan, doğası gereği çevresindeki olaylara hayretle bakar ve bu dünyayı keşfetme isteğiyle hareket eder. Merak, insanın gelişimine yön veren güçlü bir duygudur ve felsefenin temel taşıdır. Felsefi soruları sormak, düşünmek, sorgulamak çocuklukta başlar. Ancak zamanla çoğu insan, büyüdükçe bu merakını kaybeder ve dünyayı daha basit bir şekilde kabul etmeye başlar. Oysa çocukların düşünen, sorgulayan ve özgün fikirler üreten bireyler olarak yetişmesi, düşünme becerilerinin geliştirilmesiyle mümkündür.

Çocuklar için Felsefe: Merakın Gücü

Çocuklar, doğal olarak sorgulayan varlıklardır. Konu ne olursa olsun, soru sormadan durmazlar. Felsefe, bu doğal merakı besler ve çocukların düşünme alışkanlıklarını şekillendirir. Çocuklarla felsefe yaklaşımının temeli, çocukların düşünme becerilerini geliştirmek amacıyla 1969 yılında Amerika Columbia Üniversitesi’nde felsefe ve mantık dersleri veren Matthew Lipman tarafından atılmıştır. Lipman, çocukların felsefeyle erken yaşlarda tanıştırılmasının, meraklarını her zaman canlı tutacak bir yol olduğunu savunur. Felsefi sorularla tanışmak, çocukların adalet, eşitlik, iyilik gibi etik ve değerlerle ilgili kavramları sorgulamaları için harika bir fırsattır.

Çocuklar için Felsefenin Önemi

Felsefe, sadece bir bilgi yığını edinmek değil, sorgulama ve derinlemesine düşünme sürecidir. Bu sürecin temeli, çocuklara sağlıklı değerlendirmeler yapabilme yeteneği kazandırmaktan geçer. Çocuklarla felsefe yaklaşımı, ezber yapmaktan ziyade düşünmeyi ve sorgulamayı öğretir. Zamanla bu düşünme alışkanlıklarını kazanan çocuklar, karşılaştıkları yeni durumlara mantıklı bir şekilde yaklaşma ve bu durumları değerlendirme becerisi kazanır. Çocuklarla felsefe yaklaşımının en önemli kazanımı, üst düzey düşünme becerileri ve 4C nin karşılığı olan işbirlikli, yaratıcı, özenli ve eleştirel düşünme becerileridir.

İşbirlikli Düşünme: Çocuklar, düşünme becerilerini yalnızca bireysel olarak değil, başkalarıyla etkileşim içinde geliştirirler. İşbirlikli düşünme, çocukların birbirlerinden öğrenmelerine, fikirlerini paylaşmalarına ve birlikte üretmelerine olanak tanır. Bu süreç, çocukların sürekli olarak düşünen, sorgulayan ve üreten bireyler olmalarını sağlar. Çocuklar, düşüncelerini ifade ederken başkalarının görüşlerini de kabul etmeyi öğrenir ve bu sayede sosyal becerileri güçlenir.

Yaratıcı Düşünme: Yaratıcı düşünme, çocukların yeni ve farklı bakış açıları geliştirmelerini sağlar. Çocuklar, mevcut sorunlara yaratıcı çözümler üretebilme yeteneğini kazandıkça, yaşamlarına daha geniş bir perspektiften yaklaşabilirler. Felsefe, yaratıcı düşünme becerisinin geliştirilmesinde önemli bir araçtır. Mantıklı düşünme ile hayal gücünün birleştiği bu süreç, çocukların yeni düşünme yolları öğrenmelerine yardımcı olur.

Özenli Düşünme: Çocuklarla felsefe, özenli düşünme becerilerini kazandırmayı da amaçlar. Özenli düşünme, mantıklı ve duygusal düşünceler arasındaki dengeyi kurabilmeyi gerektirir. Çocuklar, farklı düşüncelere saygı göstermeyi, dinlemeyi ve empati kurmayı öğrenirler. Bu beceri, hem sosyal ilişkilerde hem de kişisel gelişimde önemli bir rol oynar.

Eleştirel Düşünme: Çocuklarla felsefe yaklaşımının temelinde yer alan en önemli becerilerden biri de eleştirel düşünmedir. Eleştirel düşünme, bir soruyu derinlemesine incelemek, doğru ve mantıklı yargılara varmak, çözüm önerileri geliştirmek ve farklı fikirleri değerlendirmekle ilgilidir. Çocuklar, bu beceriyi kazandıklarında, yalnızca doğru kararlar vermekle kalmaz, aynı zamanda bilgiyi etkin bir şekilde kullanma yeteneğine de sahip olurlar.

SONUÇ: Felsefe ve Çocukların Geleceği

Çocukların düşünme becerilerini geliştirebilecek bir eğitim ortamı yaratmak, onların sorgulama ve merak etme yeteneklerini canlı tutmak, toplumsal gelişim açısından kritik bir rol oynar. Çünkü ancak sorgulayan ve düşünerek gelişen bireyler, daha sağlıklı bir toplumun temelini atabilir.

Yazar: Zeynep Korkmaz

Sosyal Medya'da Paylaş!

LinkedIn
Facebook
Telegram
WhatsApp